Ülkemiz için hep cennet gibi benzetmeler yaparız ama bu görüş sadece bizim için mi geçerli yoksa yabancı turistler de bizim gibi mi düşünüyor diye merak ediyorsanız, Akdeniz bölgesini ziyaret eden turistlerin yorumlarının yer aldığı bu içeriğe bir göz atın. .
1. Cennet vatandır derken ne kadar doğru olduğunu İtalyan turistin Kekova Adası ile ilgili samimi yorumundan anlıyoruz.
Bu küçük cennet köşesinde unutulmaz bir gün! Berrak deniz ve arkeolojinin mükemmel birleşimi olan bu küçük ada, turkuaz sularda şnorkelli yüzmeden antik Likya kentinin batık kalıntılarını görmenizi sağlayan tekne tipine kadar her köşede sizi şaşırtıyor. Harika nekropolden bahsetmiyorum bile! Unutulmaz balık ağırlıklı öğle yemeklerini de denemelisiniz. Likya sahilinde boş günü olanlar için kaçırılmayacak bir fırsattır.
Nekropol: Antik bölgelerde bulunan toplu mezarlara denir.
2. Burdur’daki Salda Gölü’nün güzelliği sadece dikkatimizi çekmedi.
Bu göl, berrak suyu ve manzarasıyla beni şaşırttı. İyi bir deneyimdi ve seyahat listemin bir parçasıydı. Günübirlik gezi yapmamanızı tavsiye ederim, gecelemeyi tercih edin.
3. Antalya’daki Gelidonya Feneri için Sloven turistin detaylı ve bilgilendirici yorumu.
Likya Yolu doğa yürüyüşümde ne hoş bir yer. Buraya Karaöz yolundan geldim. Yolun sadece son birkaç yüz metresi dik bir formda zirveye çıkıyor. Yolun diğer kısımları kolay. Deniz fenerinde kamp yapmak ya da sadece dinlenmek isterseniz ahşap bir platform var. Üstteki yer kapalı olduğu için yanınızda su getirin. Çöp konusunda kesinlikle bir şeyler yapmalılar ama deniz fenerinin biraz yukarısından manzara mükemmel. Deniz Feneri kadar kolay olmayan Adrasan’a yürüyerek devam ettim ve kasabaya ulaşmam yaklaşık dört saatimi aldı.
4. Antalya Kaleiçi bölgesine gelen bir Rus turistin sıcak kanlı insanlarımızın nezih misafirperver insanlar olduğunu gösteren güzel bir yorumu.
Eski şehri kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Burada bir rehberle yürümek gerekli değildir. Otelden bir harita alın ve kendi başınıza keşfedin. Bir şeyler ters gitse bile yerel halk size yardımcı olacaktır, çok hassastırlar. Mutlaka bir video cafe veya restaurantta oturup manzaranın tadını çıkarmalısınız. Yürüyüş en fazla 3 saat sürecek ve eğer tekne tipi yapmak istiyorsanız birkaç saat daha ekleyin.
5. Antalya’daki Patara Plajı’nı kolay ama etkileyici bir şekilde tarif etmemiz istenseydi, en iyi bu formda tarif edilirdi.
Olağanüstü bir yer. 18 km ince kum ve sahili betonla korunan bir plaja sahiptir. Korunmuş doğal ekosistem, burayı eşsiz bir yer haline getiriyor. Yırtıcı ve ıssız ortamın tadını çıkarmak isteyenlere ‘aile’ plaj alanında şezlonglarla kalmamalarını, biraz yürümelerini tavsiye ederim. Belli bir soluklanma için yürüdükten sonra, hızla ıssız bir yere varacak ve dalgaların sesinin tadını çıkaracaksınız.
6. Mersin’de Cennet – Cehennem mağaralarını ziyaret eden ve gözlemlerini paylaşan macera tutkunu turistten uzunca bir yorum.
Bu ilginç yeri mutlaka görmelisiniz.
Öncelikle temmuz veya ağustos aylarında gitmemelisiniz çünkü hava çok sıcak ve bu nedenle tırmanışlar çok gergin olabiliyor. Farklı olan ve birbirine çok yakın olan (sadece 100 metre) iki büyük delik daha vardır. Bence önce Cehennem Çukuru’nu görmelisin. Ardından Cennet Çukuru’nu görebilirsiniz. Cehennem Çukuruna giremezsin ama cennete girebilirsin. Çukurda yaklaşık 500 basamak var ama yine de tırmanması çok zor değil. Onlar için iki ayrı kapı var, bilet sadece 15 TL (3,5 Euro) ve her iki deliğe de tek biletle girilebiliyor. Ayrıca Cennet Çukuru’nun sonunda yıkık bir kilise bulacaksınız. Çukurların etrafında güzel kafeler ve tuvaletler var, böylece yorucu bir tırmanıştan sonra dinlenip soğuk bir şeyler içebilirsiniz.
7. Bir Japon turistin Antalya’daki Aspendos Harabeleri için yaptığı övgü ve eleştiriyi içeren objektif bir yorum.
Dünyanın dört bir yanındaki tiyatro kalıntılarına baktığımda, hayal ettiğimden daha çok çağdaş tiyatrolara benzediklerini görünce şaşırdım. Etkileyici bir antik tiyatro olan yapının neredeyse tamamen bozulmamış olduğunu görebilirsiniz. Ama ne yazık ki tiyatroyu süsleyen heykel gibi süslemeler Selçuklu döneminde put olarak görüldüğü için kaldırılmıştır. Emsal olarak, uzun tarih boyunca tekrarlanan onarımların tiyatroyu çalışır durumda tutmak için yapıldığı görülüyor. Yapılan onarımların patchwork hissini vurguladığını düşünüyorum.
Ören yerlerinin sağ tarafındaki yola tırmanırsanız, ören yerinin arkasındaki zirvenin zirvesine ulaşabilirsiniz. En tepede, tiyatronun, çevredeki ovaların ve çevredeki dağların ölçülemez panoramik manzarasına sahipsiniz. Zirvenin arkasında tiyatrodan kalan başka kalıntılar da var ama tipim olduğu için vakit bulamadım.
8. Buzul Çağı’ndan Gilindire Mağarası’nın sade bir tasviri.
Mağara çok geniş bir dağlık kıyıda güzel bir ortamda yer almaktadır. Giriş aslında kayalıkların yanındadır ve mağaranın ağzına inen bir merdiven vardır. İçeride derin ve nefes kesen bir manzara, dipte ise el değmemiş ve heybetli bir göl sizi bekliyor. Sonuç olarak, Alanya’dan virajlı yollarla iki saatlik dönüş yolculuğu, şehir ve çevresindeki daha turistik ve elverişli bilinen mağaralardan çok daha güzel olduğu için son derece pahalıdır.
9. Bizim gibi kalabalıktan şikayetçi olan turistin Manavgat Şelalesi’nin huzurunu ve ferahlığını anlatan doğal yorumu.
Dinlenmek için çok hoş bir yer. Şelale çok güzel ve özellikle sıcak Türk yazında her yer çok ferahlatıcı. Tatlı suda serinleyebilir, hediyelik eşya dükkanlarından hediyeler alabilir veya nehir kenarındaki koruda içkinizi yudumlayabilirsiniz. Öte yandan, çok fazla insan vardı. Yani mekan biraz kalabalık ve fotoğraf çekmek o kadar kolay değil.
10. Antalya’daki St Nicholas Kilisesi’ni (Noel Baba Kilisesi) bu kez kendisi ve ailesi için farklı anlam ifade eden birinden öğrenelim.
Bu kilise görülmeye değer. İnançlı olmasanız bile tarihi maliyeti nedeniyle ziyaret etmelisiniz. Aziz Nicholas ailemin koruyucusu olduğu için bu ilacın benim için özel bir anlamı vardı. Kilisenin yaklaşık 2000 yıllık olması ve günümüze kadar ulaşan fresklerinin heybetli olması dikkat çekicidir. Yerdeki mozaikler de mükemmel. İlaç için 45 dakika ayırmanız yeterlidir.
